15 Martta Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) kapsamında yapılan Yükseköğretim Geçiş Sınavına 2 milyon 46 bin 716 kişi katılarak ter döktü. Milyonlarca genç, hayallerini süsleyen üniversiteleri kazanmak için birbiriyle yarıştırıldı. Hırslı olmak, çok çalışmak, rakiplerini geride bırakmak için her türlü kursa gitmek, etliye-sütlüye karışmadan sadece ÖSYM’nin gündemine saplanıp kalmak gençlik için adeta genel kabul görmüş bir durum haline getirildi. Küçük yaştan itibaren üniversite okuyarak hayatını kurtaracağına inandırılan milyonlarca genç, “sonuçta hayatımız üç saatlik bir sınava bağlı” psikolojisiyle deyim yerindeyse dumura uğratılmış durumda.
Daha en başından eşitsiz koşullarda yarışa tâbi tutulan işçi çocukları, aldıkları eğitimin yetersizliği ve niteliksizliği nedeniyle zaten yarışa geriden başlamak zorunda bırakılıyor. Aradaki uçurumu kapatabilmek için dershanelere gitmek, gecesini gündüzüne katarak sınava hazırlanmak emekçi çocuklarına tek kurtuluş yolu olarak sunuluyor. İşçi-emekçi aileler, sırf çocukları okusun, daha iyi bir geleceğe sahip olsun diye durmaksızın çalışıp didiniyor.
Hayallerini gerçekleştirip üniversite kapısından içeri girmeyi başaran gençlerin büyük bir bölümü, o okullarda bin bir zorlukla okuyor. Barınma, beslenme, ulaşım ve okul masrafları işçi ailelerinin omzundaki yükü daha da arttırıyor. Bütün umutları mezuniyete bağlayarak tüm zorluklara göğüs geren işçi aileleri, düşük ücretlere, fazla mesailere, ek işlere, kredi borcuna razı oluyorlar. Keplerin havaya fırlatıldığı o “büyük gün” geldiğinde, anne-babaların gözünde sevinç gözyaşları, çocuklarının yüzünde gurur ifadesi beliriyor. Ama bir yandan da iş bulma kaygısı büyümeye başlıyor. Uğruna yıllar harcanan, o sınavdan bu sınava koşuşturulan, “paçayı kurtarmak” için onca zorluğa katlanılan üniversite gerçekte kurtuluş filan getirmiyor.
Burjuvazi işçi sınıfının çocuklarını, küçük yaştan başlayıp gençlik döneminin sonuna kadar kendi çıkarları temelinde eğitiyor. Bir yandan “iç ve dış mihraklara” karşı milliyetçiliği aşılıyor, bu topraklarda yaşayan diğer halklara karşı zehirliyor, laiklik adına dini kendi denetimi altında tutuyor ve bir mezhebi egemen kılmaya çalışıyor. Diğer taraftan tarihi ilgilendiren birçok konuda “vatan, millet, Sakarya” edebiyatlarıyla gerçekle en ufak bir ilgisi olmayan menkıbeleri genç beyinlere bilgi olarak pompalıyor. Bilgi edinme yolu olarak ezberi dayatıyor, düşünmeyen, sorgulamayan, itaat eden bir gençlik yaratmak istiyorlar. “Sınıf atlamak” için her türlü rekabeti kızıştırıp “biz” olmanın önüne geçiyor. Bu kadar çarpılmışlığın üstüne, bir de üniversitelerde okuyan gençleri, işsizlik gerçeğinin üstünü örtmek için kullanıyor. Gerçek rakamları türlü hilelere başvurarak açıklamayan TÜİK bile, son yıllarda hızla artan 15-24 yaş arası genç işsizliğin üstünü örtemez hale geldi. Her yıl binlerce mezun veren üniversiteler, gençler için artık hayal değil adeta kâbusa dönüşmüş durumda. Mezun olduktan sonra iş bulma umudu gittikçe azalıyor. İş bulma ümidini yitiren gençler, TÜİK tarafından işsiz olarak dahi kabul edilmiyor. Yani rakamlar aslında göründüğünden çok şeyi anlatıyor.
TÜİK’e göre Türkiye’de 15-24 Yaş Grubu İşsizlik Oranları (%) | ||||||
2008 | 2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 |
18,6 | 22,9 | 19,9 | 16,8 | 15,8 | 17,1 | 20,2 |
Onlarca yıl burjuva eğitimine maruz bırakılan işçi sınıfının gençliğine üniversite okumak, işçilikten kaçınıp “memur” olmak bir ayrıcalık gibi sunuluyor, zihinler çarpıtılıyor. Oysa kapitalizm burjuvazinin gösterişli yalanlarla sunduğu mesleklerde çalışanları çoktan ücretli emekçiler haline getirmiş durumdalar. İnsanlığı gerçek kurtuluşa götürecek yolu açan bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx’ın bir sözü var: “Burjuvazi şimdiye kadar saygı duyulan ve saygılı bir korkuyla bakılan bütün mesleklerin kalelerini söküp attı. Doktoru, avukatı, rahibi, şairi, bilim adamını kendi ücretli emekçisi durumuna getirdi.”
Gerçek kurtuluşa, kapitalizmin süslü yalanlarına kanmadan, hangi sınıfa ait olduğumuzu bilerek ve buna uygun davranarak ulaşabiliriz. Daha iyi bir gelecek burjuvazinin süslü yalanlarıyla değil, işçi sınıfı evlatlarının kapitalizme karşı verdiği mücadele büyütüldükçe gelecek!
link: Gebze’den MT okuru genç bir kadın işçi, Üniversite Hayalleri ve Milyonları Bekleyen İşsizlik Gerçeği, 2 Nisan 2015, https://en.marksist.net/node/4098
IŞİD, İran ve Emperyalist Kapışma
Bonapartlaşan “Başkan Baba” ve 8 Mart