Geçtiğimiz günlerde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu “HES inşaatlarında bazı vahşi uygulamalar olduğunu” ifade eden bir demeç verdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da bir konuşmasında halkın çok mağdur olduğunu belirterek “tepki çeken bazı nehir tipi HES’lerde iptallere, devre dışı bırakmalara gidilebilir” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise “HES’lerle enerji işini çözemeyiz. Ayrıca, HES’lerle ufak dereleri mahvediyoruz. Artık 10 Megavattan daha aşağı enerji üretecek HES’lere izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Bu açıklamaları okuyunca, bakanların doğayı korumak istediklerini ve doğayı katleden santrallere geçit vermemeye karar verdiklerini sanırsınız. Ama gerçek öyle değil. Bakanlar belli ki seçimlerin yaklaşmasından ötürü, halkın tepkisini yatıştırmak için böyle konuşuyorlar. HES (hidroelektrik santrali) projelerine onay vererek derelerin kurumasına neden olan hükümetin ve bakanlarının amacı HES projelerini durdurmak değil tam tersine yaygınlaştırmak. Bunun en yakın örneği ise şu an köyümüzde uygulanmak istenen HES projesidir.
Bakanlar yaklaşık bir aydır HES kurdurmamak için gece gündüz nöbet tutan biz köylüleri görmüyorlar, görmek istemiyorlar. Bu şekilde açıklama yapıyorlar ama hâlâ sesimizi duymuyorlar. Biz Ahmetler köylüleri olarak yaklaşık bir aydır gece gündüz demeden kurduğumuz çadırlarda nöbet tutuyoruz. Neyi mi bekliyoruz? Kanyonumuzu bekliyoruz. Bir yıldır basın açıklamaları ve imza kampanyasıyla sesimizi duyurmaya çalıştık. Ama sağır kulaklar bizi değil inşaatı yapacak olan taşeron firmayı duyuyor. Köyümüzü, suyumuzu, geçim kaynağımızı korumak istedik. Bunun karşılığında her defasında jandarmayla ve firmanın silahlı adamlarıyla engellenmeye çalışıldık. Genç yaşlı, kadın erkek demeden 7’den 70’e hepimiz çadırda bekliyoruz ve beklemeye de devam edeceğiz. Şehirde çalışan köylülerimiz de nöbete işten arta kalan zamanlarında kalıyorlar. Kar kış, yağmur çamur demeden bütün köylüler olarak kanyonumuzu bekliyoruz.
Artık hükümetin, bakanların ya da sorumluların ikiyüzlü ve yalan açıklamalarını değil kanyonumuzla ilgili sorunun çözülmesi için adım atılmasını istiyoruz. Doğamızın, suyumuzun katledilmesine sessiz kalmayacağız. Biliyoruz sadece bizde değil Türkiye’nin birçok bölgesinde HES’ler kuruluyor. Doğa her bölgede bilerek katlediliyor. TV’lerde veya gazetelerde bazen yapılan HES’lerden sonra kuruyan derelerin, ırmakların, çayların görüntüleri yer alıyor. Bizim kanyonumuz da yapılacak santralden sonra aynı o görüntülerdeki hale gelecek. Soruyoruz; daha kaç dere ve ırmak kurutulacak bu şekilde? Kâr için doğayı katleden patronlara ve onlara doğayı katletmeleri için izin veren hükümete karşı artık sesimizi yükselterek dur demeliyiz! Eğer enerji ihtiyacı varsa doğayı talan ederek değil, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak enerji üretilsin! Biz buradan tüm yetkililere sesleniyoruz: Derelerimizden elinizi çekin!
link: Antalya Manavgat’tan bir işçi, Derelerimizden Elinizi Çekin!, 24 Aralık 2013, https://en.marksist.net/node/3355
Hasta Tutsaklar Üzerinde Devlet Terörü
Genel Sağlık Sigortasının Kapsamı Daraltılıyor