George Orwell, Sovyetler Birliği’ndeki adı “sosyalizm” kendisi bürokratik diktatörlük olan hilkat garibesi sistemi hicvettiği “Hayvanlar Çiftliği” adlı kitabında, oluşan sınıfsal farklılaşmayı ezilen sınıf açısından kabul edilebilir kılmak için kurallar dizisinin geçirdiği evrimi güzel bir şekilde anlatır. Önce “bütün hayvanlar eşittir”, bu Sovyetler Birliği’nin ilk kuruluş dönemine, yani işçi devletine tekabül eder; sonra “bazı hayvanlar daha eşittir” kuralı hâkim olur, bu da bürokratik diktatörlüğe tekabül eder.
Aslında burjuva Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşananları kavramak açısından da defalarca okunması gerekli olan bir eserdir “Hayvanlar Çiftliği”. Yargıda yaşanan son gelişmeler biz sınıf bilinçli işçilere bir kere daha “bazı hayvanların daha eşit” olduğu gerçeğini gösteriyor.
Oysa Anayasanın 10. maddesi şöyle buyurmaktadır: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.”
Bu devlet organlarından biri olan HSYK (Hâkimler Savcılar Yüksel Kurulu) Erzincan Cumhuriyet Baş Savcısının Erzurum özel yetkili savcıları tarafından sorgulanıp hâkim karşısına çıkarıldıktan sonra tutuklanması üzerine derhal harekete geçerek özel yetkili savcıların yetkisini kaldırdı. Bu özel yetkili savcılar bir zamanların DGM savcılarından başka bir şey değildir. Bu savcılar dün olduğu gibi bugün de devrimcilere ve Kürt halkına, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısına yapılan uygulamanın misliyle fazlasını uygulamaktadırlar. Ama bir kere bile olsun HSYK devreye girip DGM savcılarının ya da özel yetkili savcıların yetkisini bu yüzden kaldırmamıştır. Buradan da anlaşılmaktadır ki, “bazı hayvanlar daha eşittir”!
Anayasanın 10. maddesinde yazılan eşitlik ilkesinin burjuva eşitlik ilkesi olduğu bir kere daha kanıtlanmıştır. Burjuva eşitlikten anlamamız gereken basittir. İktidar kavgasına girmiş olan statükocu kesimden biri diğer tarafın gazabına uğrarsa, devlet organları eşitlik ilkesi adına devreye girer. Sıra devrimcilere, Kürtlere ve hatta hakkını arayan sıradan bir işçiye geldiğinde ise burjuva eşitliğin eşitsizlik tarafı uygulanır.
Sınıflar ortadan kaldırılmadığı sürece eşitliğin varlığından bahsetmek sadece burjuvazinin eşitlik anlayışından bahsetmek demektir. Dolayısıyla kim burjuva düzen sürdükçe eşitlik olduğundan bahsediyorsa bunu sınıf bilinçli işçilerin külahına anlatması gerekir.
Ancak mücadele eden işçiler eşitliğin gerçekten ne demek olduğunu kavrayabilir. Mücadele ettikçe de eşitliğin en iyi uygulayıcıları onlar olabilir. Gerçekten eşit davranmak ve davranılmak istiyorsak işçi sınıfının mücadele saflarına katılmamız gerekiyor.
Mücadele eden eşitlik seviyesine ulaşır!
link: MT okuru bir kamu emekçisi, Eşitlik mi? Külahıma Anlat!, 24 Şubat 2010, https://en.marksist.net/node/2368
Marksizm Açısından İlericilik
Burjuva Devletlerin “Kozmik” Sırları