Beyazıt Meydanı’nda her yılın 6 Kasımında olduğu gibi bu yıl da YÖK protesto edildi. 12 Eylül faşist darbesini takiben inşa edilen YÖK, kurulduğu ilk günden itibaren, üniversite gençliğini ve akademisyenleri hizaya getirme operasyonuna girişti. Böylece 12 Eylül öncesinde toplumsal muhalefetin önemli sacayaklarından biri olan üniversiteler, faşizmin dişlileri arasında ezilerek tamamen devletin kontrolü altına alındı. Muhalif akademisyenler üniversitelerden atılarak yerlerine sistemin istediği tipolojide ve bir çoğu “intihallerle” unvanını yükseltebilen akademisyenler atandı. İşçi hareketiyle dayanışma içinde olan, grev ve direnişlerde işçilerin yanında saf tutan, muhakeme yürütmesini ve tepki vermesini bilen, sorgulayan öğrenciler yerine, pasif, itaatkâr, çevresinde olup bitene duyarsız, bilimsel düşünceden bihaber, sorgulamayan, darbenin tornasından çıkmış tek örnek bir öğrenci tipi yaratılmaya çalışıldı ve bunda büyük oranda da başarılı olundu.
Üniversitelerin içinde karakollar kuruldu. Okul giriş-çıkışlarında potansiyel suçlu muamelesi gören öğrenciler, yıllardır, güvenliği sağlama bahanesiyle kimlik kontrolü ve üst araması uygulamasına maruz kalıyorlar. Oysa okulla ilgisi olmayan faşistler, polisin veya Özel Güvenlik Birimlerinin önlem aldığı (!) kapılardan bıçakla, satırla girip devrimci öğrencilere saldırabiliyorlar. Bu güruhun saldırılarına karşı kendilerini savunan öğrenciler, olayın failleri olarak sorgulanıp ceza alabiliyorlar. En basit demokratik hak talebi için tepkisini ortaya koyan öğrenciler, kampüs sınırları içinde dahi karşılarında polisi buluyor, uzaklaştırmalarla veya atılmalarla yüz yüze kalıyorlar.
Aradan geçen 27 yıla karşın YÖK’ün varlığı hâlâ devam ediyor. 2002 seçimlerinden önce YÖK’ün kapatılması gerektiğini ifade etmekte sakınca görmeyen AKP, YÖK’ün başına kendi gönlünü hoş eden birini atayınca, bu kurumu kapamayı gereksiz buldu. YÖK’ü protesto eylemlerinde öğrencilerden çok daha fazla sayıda polis, copuyla, gazıyla, itiyle birlikte saldırı emrine hazır vaziyette eylem alanında bulunuyor.
Bu yıl da YÖK’ü protesto etmek için bir araya gelen öğrenciler birkaç grup halinde ayrı ayrı eylemler gerçekleştirdiler. Öğrenci Kolektifleri’nin gerçekleştirdiği ilk eyleme yaklaşık 150 öğrenci katıldı. Bu eyleme İstanbul AHALİ imzasıyla katılan grup, 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK’ü simgeleyen bir karton tank ve “Bu Kışlada Bir Tank Eksikti” pankartı eşliğinde alandaydı.
İkinci eylem Beyazıt Gazetesi, İLGP, Ekim Gençliği, YDG, ÖEP, EHP Gençliği, YDGH, DÖB, Genç Kurtuluş, DİP’li Öğrenciler, Öğrenci Postası, Tüm-İGD, DSG, SGD, Genç Sol, Köz, YKÖD, Genç-Sen, Dev-Lis ve Özgür Eğitim Platformunun katılımıyla gerçekleştirildi. Tramvay durağında toplanan gruplar buradan meydana kadar bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Kürt öğrencilerin bu eyleme katılımının yoğun olması, polisin eyleme daha fazla ilgi göstermesine neden oldu!
Eylem boyunca “YÖK’e Hayır!”, “Bıji Bıratiya Gelan!”, “Sermaye Defol Üniversiteler Bizimdir!”, “Kürdistan Faşizme Mezar Olacak!”, “Soruşturmalar, Gözaltılar, Baskılar Bizi Yıldıramaz!”, “16 Mart’ı Unutma Unutturma!”, “Katil Polis Üniversiteden Defol!” sloganları atıldı. Okunan basın açıklamasının ardından eylem sona erdirildi.
Demokratik Gençlik Hareketi, Devrimci Proleter Gençlik, Devrimci 78’liler Federasyonu ile Eğitim Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi de küçük gruplar halinde ayrı ayrı yaptıkları eylemlerle YÖK’ü protesto ettiler.
12 Eylül faşizminin artığı olan YÖK’ün tüm zihniyetiyle birlikte ortadan kaldırılabilmesi, gençliğin işçi sınıfının yanında saf tutarak, devrimci Marksizmin bayrağı altında mücadele bayrağını yükseltmesiyle mümkün olacaktır.
link: İstanbul Üniversitesinden MT okuru bir öğrenci, YÖK Eylemlerle Protesto Edildi, 7 Kasım 2008, https://en.marksist.net/node/1917
TC Burjuvazisinin Kafkasya Atağı
Kapitalizm Krizde, Marksizm Işıldıyor