Geçtiğimiz yılın Kasım ayında BM’nin dünya çocuklarının durumunu anlatan bir raporu yayınlandı. Kötü beslenme, salgın hastalık, açlık, savaş ve temiz su bulamama yüzünden her bir dakikada 5 yaşın altındaki 12 çocuk hayatını kaybediyor. Raporu hazırlayanların vicdanı o kadar sızlamış ki bu sorunun çözümü için söyledikleri şu: “Bu utançla yaşamaya nasıl devam ederiz? Zengini daha zenginleştiren, yoksulu daha da yoksullaştıran politikaların değiştirilmesi için bir siyasi iradeye ihtiyaç var.”
Bizleri her geçen gün sömürmenin yollarını çeşitlendiren, gün be gün tepemize yumruklarını ve bombalarını indiren, ceplerini dolduran, dünyanın tüm kaynaklarını sömüren, yağmalayan, daha fazla çalış diyerek kanımızı emen bu kan emiciler mi bu sorunu çözecek ve bu politikaları değiştirecek? Hayır, bu politikaları onlar değiştirmezler. çünkü bu yöntemler (bir yanda canilikleri ve bir yanda vicdan oyunları) onları var eden, iktidarlarını sağlamlaştıran ve çoluk çocuk demeden tüm işçilerin kanları üzerinde saltanat sürmelerini sağlayan politikalardır. Kendi kafalarına asla kurşun sıkmazlar.
çocuk ölümlerinin büyük çoğunluğu yıllardır açlığın canlı resmi olan Afrika kıtasında yaşanıyor. Afrika’da açlık ve ölüm çok ucuz ama yaşamak pahalı. Modern sanayi gelişkin değil. İnsanların en azından açlıktan ölmemelerini sağlayacak bir gelirleri yok. Ama kabile savaşlarında birbirlerini öldürmeleri için ellerine tutuşturulmuş silahları, kurşunları var. Altın madenlerinde hayatları pahasına çalışmaları için siyanürle altın arama yöntemleri var. Ya açlıktan öleceksin ya da çalışmaktan. Vicdanları sızlayan bu kişilerin siyasi iradesi, yıllardır Afrika’da aç çocukların akbabalara yem olmasına seyirci kalmaya devam ediyor!
Dünyanın neresine bakarsak bakalım aynı olayların farklı versiyonlarını görüyoruz. Yıllardır burjuvazinin el attığı, üzerine pazarlıkların yapıldığı bir başka bölge Ortadoğu. öylesine bir pazar ki, bir tarafta kâr, bir tarafta can pazarı. Sermayenin sömürme ve yağmalama politikaları yüzünden Ortadoğu’da işçiler ve çocukları yine öldürmeye devam ediyorlar. çocuklar tankların üzerine taşlarla yürüyor, ya da çatışma ortasında vuruluyor. Ve yıllardır vicdan meraklıları İsrail ve Filistin sorunu için yol haritaları çiziyor. Ama gel gör ki onların çözümleri aslında bizim için çözümsüzlüğü daha da artırıyor.
Birçok Asya ülkesinde McDonald’s oyuncakları yapılıyor. Ama nasıl? Evsiz çocuklar bu fabrikalarda gece gündüz demeden çalıştırılıyorlar. Ve bu tempoda dinlenmeden ağır ve uzun süreli çalışmanın sonucunda birçok çocuk için daldıkları uykudan uyanmak mümkün olmuyor. Zengin şımarık çocukların neşe kaynağı olan oyuncaklar Asyalı yoksul işçi çocukların canlarından olmasına neden oluyor.
Türkiye’ye dönüp baktığımızda bir demokratikleşme havası yaratıldı ki sormayın. İnsan haklarından, yaşam hakkından taviz vermeyeceğiz dediler. Mardin’de 12 yaşındaki çocuğu sokak ortasında yargısız infazla kurşuna dizdiler. Vücudundan yaşından daha fazla kurşun çıktı, 13 kurşun. Bir tarafta devlet kademesinde yer alan sermaye babalarının çocukları sabah kahvaltısı için özel devlet uçaklarıyla Avrupa’ya giderken ya da özel lüks arabalarıyla hız yaparken, baklava çalan bir işçi çocuğu 20 yıl hapse mahkûm oluyor. Bu nasıl çifte standarttır ki, banka hortumlayan, dolandırıcılık yapan, örtülü ödenekleri iç eden bu adamlar yargılanmıyorlar da, bizler kafamızı kaldırdığımızda adalet mekanizması tıkır tıkır işliyor. çünkü adalet bizzat burjuvaziye adil davranmakla yükümlü.
Burjuvazinin profesörlerinin ya da iktisatçılarının bu sorunun kaynağını kötü politikalarda bulması anlaşılabilir bir tutum. Ama biz biliyoruz ki sorun kötü politikalar sorunu değil bir sistem sorunu ve kapitalizm bizleri bu ve benzeri yüzlerce sorunla yaşamaya zorlayan sistemin adı.
Onların tüm politikaları her zaman kârlarını artırmaya yöneliktir. Sistem her geçen gün daha da canileşiyor. Bugün bile kapitalizm koşullarında yaşamak bizim için bu kadar berbatken gelecekte eğer bu gidişata dur denmezse çocuklarımızı çok daha kötü günlerin beklediği ortada. Elbette ki bu politikaların ve bu politikaları var eden sistemin değiştirilmesi için siyasi bir iradeye ihtiyaç var. Bizler geleceğimiz için mücadele etmediğimiz sürece çocuklarımıza sadece katmerli sömürüyü, katmerli açlığı, katmerli yoksulluğu ve katmerli hak gasplarını miras bırakacağız. Bugünden bunları alt etmenin tek yolu işçi sınıfının örgütlü mücadelesi ve yolunu aydınlatan devrimci Marksist iradesidir. Onların hükümranlıklarını yeryüzünden silebilmenin tek yolu sınıf mücadelesine katılmak, yaşamlarımız için Marksist bir tutum takınmaktır. Bizler ve gelecek tüm kuşaklar için sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya mümkün, ancak onun için inançlı ve kararlı bir mücadeleye adım atmak gerek.
link: İstanbul'dan bir MT okuru, Kapitalist Dünyada Çocuk Olmak, 3 Mart 2005, https://en.marksist.net/node/182
Soğuk kış günleri, burjuvazi ve ölüm üzerine
Koş çırak kooş ...