Pek çoğumuz, lise eğitimimizden sonra hayatımızın en önemli yıllarını ÖSS’ye hazırlanarak geçiriyoruz. Eğer şanslıysak üniversiteye girmeye hak kazanıyoruz ve sonra kapitalist eğitim sisteminin bir başka boyutuna da üniversitede tanık oluyoruz. Barınma, ulaşım, hayattan kopuk bir yaşam, belirsiz bir gelecek gibi birçok sorun yaşamaya başlıyoruz. Tüm bu sorunlara karşı birlikte mücadele edebilmek için öğrenciler, tıpkı işçiler gibi bir sendika çalışması yürütüyor. Ortak amaç ve fikirlerle yola çıkan öğrenciler DİSK’in öncülüğünde bir gençlik sendikası, yani Genç-Sen faaliyeti yürütüyor. Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa’da çalışmalar yapılıyor. Tüm öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının karşılanması, yurt koşullarının iyileştirilmesi, öğrencilerin “mediko”lardan ve tüm sağlık kurumlarından parasız yararlanması, ders kitapları ve eğitim araçlarının ücretsiz dağıtılması, toplu taşıma araçları, sinema-tiyatro gibi kültürel faaliyetlerin ücretsiz olması, lise ve üniversite öğrencilerinin staj yoluyla ücretsiz çalıştırılmaması gibi talepler etrafında örgütlenmeye başlayan Genç-Sen, bu amaçlar doğrultusunda eylemlilikler gerçekleştiriyor.
11 Kasım Pazar günü, 12 Eylül askeri faşist darbesinin yarattığı YÖK’e karşı yapılan eylem de bunlardan biriydi. Yaklaşık 400 öğrencinin katıldığı eylem, saat 12:30’da Ankara Üniversitesi Cebeci kampusundan Kolej Kavşağına yapılan yürüyüşle başladı. “Genç-Sen Büyüyor YÖK’e Karşı Yürüyor”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği”, “Eğitim Haktır Satılamaz”, “Telekom İşçisi Yalnız Değildir”, “Tersane İşçisi Yalnız Değildir”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Parasız, Özgür, Anadilde Eğitim” sloganları eşliğinde yürünürken sloganlar alanda da sürdürüldü. Yapılan konuşmalarda YÖK’ün politikaları eleştirildi. Genç-Sen üyesi bir öğrenci konuşmasında gündemin son zamanlarda bilerek çarpıtıldığını, yapılan yayınların Kürt halkını hedef haline getirdiğini, üniversitelerin toplumdan uzaklaştırılarak bu sorunların görmezden gelinmesinin istendiğini söyleyerek, öğrencilerin tüccar zihinli rektörlerin müşterileri olmak istemediklerini ve üniversitelerin emekçi çocuklarına açılmasını istediklerini belirtti.
Eyleme destek amacıyla Eğitim-Sen 5 no’lu şubeden katılan bir eğitim emekçisi de, “şu anda bir hedef gösterme politikası yürütülüyor, var olan anayasa tartışmalarında YÖK’ün kaldırılacağı yönünde birtakım söylentiler dolaşıyor. YÖK oluşturularak 24 Ocak kararlarına uygun olarak liberal politikalar yoluyla üniversiteler yeniden yapılandırıldı. Üniversiteler kışlaya çevrildi. YÖK sisteminin özü bilim, özgür eğitim değil aksine devlet, rejim, resmi ideolojidir. Böylece üniversiteler neo-liberal saldırıların hedefi haline getirildi. Seçenek ise kapitalizmin ötesindedir. YÖK, AKP ve TÜSİAD’ın elinden çıkan bireyci politikaların, 12 Eylül sonrası metalaştırılan üniversitelere yönelik saldırıların başka bir boyutunu temsil ediyor” diyerek, sözlerini “yaşasın örgütlü mücadele” sloganıyla bitirdi. 12 Eylül darbesinin kalıntılarından olan YÖK’e karşı tepki oldukça coşkulu bir şekilde ortaya koyulurken, eylem çekilen halaylarla sona erdirildi.
Genç-Sen, öğrenci gençliğin ortak talepleri ve sorunlarının dile getirilmesinde önemli bir işlevi yerine getirebilir. Bu tür gençlik örgütlenmeleri her zaman önemini korumaktadır. Ne var ki öğrenci hareketi işçi sınıfı hareketi ile bütünleşebildiği oranda anlam kazanacaktır. Gençlik hareketleri ancak işçi sınıfı hareketinin yükseldiği dönemlerde kendi sınırlarını aşabilir. Gençliğin yaşadığı sorunlar da ancak kapitalist sistemin yıkılarak ortadan kaldırılması ve işçi devletinin kurulmasıyla nihai olarak çözülecektir.
link: Ankara’dan bir grup öğrenci, Ankara’da Genç-Sen Eylemi, 12 Kasım 2007, https://en.marksist.net/node/1669
Kapitalizmin Bataklığında Pakistan
Bağdat'ta Küçük Bir Çocuk