Sanki sessiz deniz…
Sanki yaprak kımıldamıyor gibi…
Yürekler gölgesinde güneş,
Sanki acılar değişmeyecek gibi…
Her öğlen simitle doyacak karınlar,
Her akşam yorgun olacak gözler.
Yanılıyorsun kardeşim!
Deniz kabaracak
Toprak doyacak göğün gürültüsünde suya
Yürekler toplanacak güneş olacak!
Simit ağaçlarını kesecek çocuklar
Meyve dikecekler
Bir sabah olacak umutlarla
Bir akşam olacak coşkularla
Yanılıyorsun kardeşim!
Dünya devinecek işçilerle
Sokaklar işçi marşlarıyla gürleyecek
Yıldızlar birleşecek güneş olacak bizlerle!
Açlık, işsizlik, savaş ve ölüm… Bu sistemin bize an be an yaşattıkları! İşçi sınıfına, derin acılar yaşatarak ayakta duran bu sistem yıkılmadığı sürece, insanlığın, medeniyetin, teknolojinin ve yaşamın önündeki büyük engel de ortadan kalkmayacak. Üreten ve sömürülen biz işçiler, iş güvencemizin olmadığı, sosyal haklarımızın gasp edildiği, sendikal örgütlülüklerimize saldırıldığı, tensikatlarla yüz yüze kaldığımız, işsizlikle, açlıkla, sefaletle ve hastalıkla boğuştuğumuz ve savaşlarda kırılmaya çalıştığımız kapitalizm koşullarında yaşam mücadelemizi sürdürüyoruz. Kapitalizm, girdiği tüm topraklara sadece sömürü ve acı getiriyor.
Yaşam mücadelesi verirken, hayatımızın, evimizin içine kadar giren, yaşamımıza sinen sorunları görmemize, düşünmemize engel olan gündemler var: Bayhan var, Hülya var, Tarkan var… Pop Star yarışmaları, magazin haberleri, maçlar, diziler var evimizin baş köşesinde. Ünlü yapılan insanların sahte yaşamları, bu sistemin yalanları var. Çalıştıktan, yorulduktan sonra televizyonumuzu açtığımızda, gazeteleri okuduğumuzda tek gördüğümüz şey kapitalizmin yalan gündemleri. Medya burjuvazinin beyinlerimize hakimiyet sağlama araçlarından biridir. Sistemin çıkarları doğrultusunda işçi sınıfına düzenli terapi seansları yapılırken, kapitalizmin ideolojik çarkında döner dururuz.
Uyuyan bir devdir işçi sınıfı. Burjuvazi, uyuyan devin uykudan sıçrayıp uyanmaması için ninniler söylüyor TV ekranlarından, masallar okuyor gazetelerinden. Sınıf savaşlarından dersler çıkaran burjuvazi durmakta karşımızda en güzel ninnileri ile. Tedbirler diz boyu…
Savaşın bir uzantısı olarak yaşadığımız bombalama olayları, Türkiye'de deprem riskinin en az olduğu bölgede, Konya'da kendiliğinden çöken bina, kar nedeniyle yollarda ölen öğrenciler, kapanan yollar, asgari ücret adı altında belirlenen sefalet ücreti, neredeyse yok olduğu söylenen enflasyon, işten çıkarmalar, yasaklanan grevler, sağlık sisteminin rezilliği: işte kapitalizmin ta kendisi, işte konuşmamız, görmemiz gerekenler.
Pop Star yarışmasında bir jüri üyesi şöyle diyordu: "Sizinle gurur duyuyorum Türkiye. Terör olaylarına, savaşa, tüm olumsuzluklara rağmen biz buradayız. Eğleniyoruz ve Tüm Türkiye bizimle." Bu yarışmaların ne kadar önemli olduğunu fark etmişti burjuvazi… İnsanca yaşamın hasretiyle yananların özlemlerine kavuşmaları için haydi ekranlara, yarışmalara…
Savrulduğumuz bu sistemde bizlerin sınıf tarihimizin, sınıf bilincimizin gereklerini yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Üreten ve sömürülen sınıf biziz. Bizi ilgilendiren gündem, kapitalizmin işçi sınıfımıza saldırıları, sınıfımızın sorunları, mücadeleleridir. Burjuva medyadan bu haberlere ulaşmak samanlıkta iğne aramaktan farksızdır. Günümüzde işçi sınıfı, sınıfın haberlerine ve doğru gündemlere ancak özel çabalarla ulaşabiliyor. İşte marksist.com egemen sınıfın saldırılarının yoğunlaştığı bu dönemde gündemdeki konulara doğru bir sınıf bakış açısıyla bakıyor.
Kapitalizmi Yıkacağımız, Özgürlüklere Yelken Açacağımız Yarınların Mücadelesi İçin İleri Sınıf Kardeşlerim!
link: MT okuru bir işçi, Kapitalizmin çanları çalarken, 16 Mart 2004, https://en.marksist.net/node/1221
Burjuvazinin Saldırılarına İşçi Sınıfı Ancak Militan Bir Mücadele İle Yanıt Verebilir!
Çolakoğlu Metalurji’de neler oluyor?