Published on Marksist Tutum (https://en.marksist.net)

Home > ABD Üniversitelerinde Yaygınlaşan İsrail Protestoları

ABD Üniversitelerinde Yaygınlaşan İsrail Protestoları

29 Nisan 2024

afp_20240424_34q72p7_v3_highres_topshotusisraelpalestinianconflicteducationprot-1714054682.jpg

Ekim ayından bu yana ABD’de pek çok üniversitede devam eden İsrail protestoları, 17 Nisanda Columbia Üniversitesi öğrencilerinin üniversite bahçesinde çadırlar kurarak başlattıkları “Gazze Dayanışma Kampı” eylemiyle farklı bir düzeye taşındı. Öğrencilerin talepleri karşılanana kadar devam ettireceklerini belirttikleri bu işgal eylemi kısa sürede 60’tan fazla üniversiteye yayıldı. Üniversite yönetimlerinin kampüslere soktuğu polisin öğrencilere ve öğretim görevlilerine vahşice saldırması, yüzlercesini ters kelepçeyle gözaltına alması, polis merkezlerinde saatlerce o şekilde bekletmesi öfkeyi iyice büyüttü.

texas_universitesi_protesto.webp

İşgal eylemleri, geçtiğimiz hafta Columbia Üniversitesi rektörü Nemat Shafik’in (Nimet Şefik), Filistin’e destek veren öğrencileri antisemitizmle suçlamak üzere üniversite kongresinden bir karar çıkarmaya girişmesiyle tetiklendi. Aslen Mısır kökenli olan Shafik daha önce de Yahudi öğrencileri korumak bahanesiyle, Filistin’e destek veren öğrenci örgütlerini yasaklamıştı.

26nat-shafik-timeline-02-bvkq-superjumbo.webp

Öğrenciler New York kentinde bulunan Columbia Üniversitesindeki işgal eylemini şu temel taleplerle başlattılar:
  • Filistin halkına destek veren öğrencilere yönelik engellemelere ve saldırılara son verilmesi
  • Savaş karşıtı açıklamaları ve eylemleri yüzünden okuldan uzaklaştırılan öğrenciler için af çıkarılması
  • Kampüslere polis veya diğer kolluk kuvvetlerinin sokulmaması
  • Üniversitenin İsrail’le akademik ve ticari tüm ilişkileri kesmesi; Gazze savaşından kâr elde eden ya da İsrail ordusuna silah ve diğer ürünleri sağlayan Amerikan şirketleriyle de tüm ilişkilerini sona erdirmesi
Burjuvazinin ideolojik üretim aygıtı olan üniversiteler, ABD’de de aynı zamanda askeri sanayinin doğrudan parçası haline gelmiş durumdalar. Eylemlerin yayıldığı üniversitelerin işbirliği içinde olduğu şirketler arasında, İsrail’e doğrudan ya da dolaylı olarak askeri destek veren silah şirketleri de bulunuyor. Eylemlere katılan öğrenciler, İsrail’in soykırım politikası ve Filistinli öğrencilere, öğretmenlere ve akademik kurumlara yönelik saldırıları ortadayken üniversite yönetimlerinin askeri sanayiyle işbirliğine devam etmesine tepki gösteriyorlar.

1714112444171-aa-20240426-34381797-34381783-george-washington-universitesinde-filistine-destek-gosterisi-devam-ediyor.jpg

Gazze’de yedi ayda 34 binden fazla insanı katledildi. Bunlar arasında 261 öğretmen, 95 üniversite profesörü ve 5500’e yakın öğrenci de bulunuyor. İsrail bunları yaparken Amerika’daki üniversitelerin yönetimleri bunu değil, bu katliamı protesto edenleri engellemeye çalışıyor. Her yıl İsrail’e 4 milyar dolara yakın askeri yardımda bulunan Amerikan yönetimi ise geçtiğimiz günlerde buna ek olarak 17 milyar dolarlık bir askeri yardım paketine daha imza atarak Gazze katliamına doğrudan destekte el yükselttiğini gösteriyor.

google_iscilerinden_israil_protestosu.webp

ABD’nin İsrail’in gerçekleştirdiği soykırıma rağmen değiştirmediği bu politika emekçilerin öfkesini arttırıyor. Ülkede on binlerin katıldığı protesto mitingleri devam ederken bu mitinglere İsrail’in “terör devleti” olduğunu haykıran Yahudiler de katılıyor. 2021 yılında yapılan bir ankette, genç Amerikalı Yahudilerin üçte birinden fazlası İsrail’in bir “apartheid devleti” olduğunu düşündüklerini söylerken, son yaşananların bu oranı daha da arttırdığı görülüyor. İşte bu gerçeklik karşısında Siyonist şebekenin yalan ve manipülasyon çarkları harıl harıl işliyor. Üniversitelerdeki eylemlerin yaygınlaşmaya başlamasının ardından harekete geçen Netanyahu’nun yaptığı açıklamalarsa gerçekten kanı beyne sıçratacak cinsten. “Amerika’nın üniversite kampüslerinde yaşananlar korkunç. Antisemitik çeteler prestijli üniversiteleri ele geçirdiler. İsrail'in yok edilmesi çağrısında bulunuyorlar, Yahudi öğrencilere saldırıyorlar” diyen Netanyahu, hiç utanmadan yaşananların “1930’larda Alman üniversitelerinde olanlara benzediğini” savundu ve federal hükümete protestoları durdurma çağrısı yaptı.

26nat-shafik-timeline-6-hvwl-superjumbo.webp

Protestocular ve gözaltına alınanlar arasında hiç de azınlıkta olmayan Yahudi öğrenciler ve öğretim üyeleri de bulunmasına rağmen, Biden da, burjuva medya da, üniversite yönetimleri de Netanyahu’nun ağzından konuşarak protestocuları antisemitizmle, yani Yahudi düşmanlığıyla suçluyor. Yaşananlar öğrencilerin Filistin halkının katledilmesine karşı çıkmak için barışçıl gösteriler dışında hiçbir şey yapmadıklarını apaçık gösterirken, devletin, polisin, üniversite yönetimlerinin, büyük şirketlerin ve burjuva medyanın gerçek yüzünü de ortaya seriyor. Üniversite yönetimleri protestoları engellemenin yolunu polisi üniversiteye sokmakta, Ulusal Muhafızı sokmakla tehdit etmekte arıyor. Pek çok üniversitede kampüse dalan polis, öğrencilerin kurduğu kampları dağıttı ve yüzlerce öğrenciyi gözaltına aldı. Bazı yerlerde atlı polisler kullanıldı. En şiddetli saldırı ise 25 Nisanda Emory Üniversitesinde gerçekleşti. Sosyal medyaya düşen videolar bu saldırıda polisin uyguladığı vahşeti net bir şekilde gösterdi. 108 öğrencinin ve öğretim üyesinin tutuklandığı bu saldırıda, iki polisin ekonomi profesörü Caroline Fohlin’i yere fırlatıp üstüne çıkarak kolunu zorla büküp arkadan kelepçelemeleri tüm dünyada büyük bir tepkiye yol açtı. Aynı saldırıda Felsefe Bölümü başkanı Noelle McAfee de gözaltına alındı. O gün bu üniversitedeki tüm dersler iptal edilirken, bazı üniversitelerde öğretim üyeleri bildiriler yayınlayarak ve greve gideceklerini duyurarak bu saldırıyı protesto ettiler.

3pnfxbksq6p8tt88eejhdc.webp

Üniversite yönetimleri yükselen tepkileri sönümlendirmek için öğrencileri okuldan uzak tutma taktiğine başvurmaya başladılar. Harvard Üniversitesi rektörü 26 Nisana kadar kampüsü kapattı. Columbia Üniversitesi rektörü Pazartesi günü online eğitime geçileceğini duyurdu. Los Angeles’taki Güney California Üniversitesi yönetimi önümüzdeki ay yapılacak mezuniyet töreninin “güvenlik” gerekçesiyle iptal edildiğini açıkladı. California Politeknik Eyalet Üniversitesinde ise kampüse giriş yasağı eğitim döneminin bitişi olan 10 Mayısa kadar uzatıldı. İsrail’i ve destekçilerini protesto eden öğrencilere saldırılırken, akademisyenler, sanatçılar aforoz edilirken, işçiler de işten atılıyor. Son olarak 18 Nisanda 28 Google işçisi, şirketin İsrail ordusuyla ilişkilerini kesmemesini protesto etmek için ofislerini terk etmeme eylemi başlattıkları için işten çıkarıldı. Fakat bu zorbalıklar Filistin halkına yönelik haklı desteği zayıflatmaya yetmiyor. Aralarında Harvard, Yale, MIT, Princeton gibi prestijli üniversitelerin de bulunduğu onlarca üniversiteye yayılan eylemlerde öğretim üyelerinin önemli bir bölümü öğrencilere destek oluyor. Bireysel ve toplu halde yaptıkları açıklamalarla, maillerle üniversite yönetimlerini kınıyorlar.

Peki ya bizim “yurttan sesler” korosu?

Amerika’daki öğrenci eylemlerine yönelik tepkiler tüm dünyada yükselirken, Fransa, İngiltere, Kanada, Avustralya, Yunanistan gibi ülkelerde de üniversite öğrencileri harekete geçmeye başladı. Türkiye’de ise üniversiteleri faşist abluka altında tutan rejim cephesinde büyük bir ikiyüzlülük ve sahtekârlık şovu yaşanıyor. Daha iki hafta önce İstanbul ve Konya’da İsrail’i protesto edip ticaretin sona erdirilmesini isteyenlere bu rejimin polisi vahşice saldırmamış, ters kelepçeyle gözaltılar yapılmamış gibi, çeşitli üniversitelerin yönetimlerinden ABD’de yaşananlara yönelik ortak kınama açıklamaları geliyor. Muhalif öğrencilere her türlü zulmü reva görenler, her vesileyle polisi üzerlerine salanlar, muhalif öğretim üyelerini türlü gerekçelerle görevden uzaklaştıranlar, Amerika söz konusu olduğunda demokrasiden, insan haklarından dem vuruyorlar. Aralarında ODTÜ, İTÜ, Dokuz Eylül, KTÜ, Ankara ve Uludağ Üniversitelerinin de bulunduğu 26 üniversiteden yapılan ortak açıklamada, “Üniversite öğrencilerinin gösterdiği barışçıl tepkiye karşı gösterilen orantısız tepkiyi temel insan hakları ve akademik özgürlüğe vurulmuş bir darbe olarak kabul ediyor, derin bir üzüntü duyuyor ve şiddetle kınıyoruz” deniyor. Boğaziçi Üniversitesinin kayyum rektörü Naci İnci ise şunları söylüyor: “Emory Felsefe Bölüm Başkanı’nın tutuklanmasından derin üzüntü duyuyoruz. Bu rahatsız edici olay, akademik özgürlüğün durumuna ilişkin ciddi endişeler uyandırmakla kalmayıp, aynı zamanda saygın akademik kurumların itibarına da gölge düşürmektedir. Gazze’deki vahşete karşı barışçıl seslerini yükselten akademik camia ile dayanışma içerisindeyiz.” Hiç utanmadan akademik özgürlükten, barıştan söz edenler, sırf barış istediler diye “barış akademisyenleri”nin görevden alınmasının, işe geri dönüş konusundaki mahkeme kararlarının hiçe sayılmasının, Boğaziçi Üniversitesinin kayyum rektörünün protesto yapan öğrencileri polise ihbar edip okuldan atmasının, akademisyenleri okuldan uzaklaştırmasının, ODTÜ’de daha yeni Devrim Stadyumunun şenlik için kullanımının yasaklanmasının unutulduğunu mu sanıyorlardı acaba? Elbette unutulmadı ve bu ikiyüzlülük karşısında gerçekler bir kez daha hatırlatıldı, hatırlatılıyor. Kayyum rektör bu hatırlatma karşısında öfke nöbetine tutulup hakaretler yağdırsa da gerçekler ABD’de de burada da çırılçıplak ortadadır. Üniversitelerde militarist araştırmalara ve militarist şirketlerle ilişkilere hayır! İsrail ordusuna hizmet eden her türlü ticarete, işbirliğine hayır! Okullardan uzaklaştırılan öğrenciler ve akademisyenler geri dönmelidir! ABD’de de, Türkiye’de de!

29 Nisan 2024
Emperyalist Savaşlara Hayır!
ABD
Filistin Sorunu
Marksizm ve Gençlik
Share

Source URL:https://en.marksist.net/node/8253?qt-diger_makaleler=4