Published on Marksist Tutum (https://en.marksist.net)

Home > SEKA Direnişinden İzlenimler

SEKA Direnişinden İzlenimler

İstanbul'dan MT okuru bir büro işçisi, 9 Şubat 2005

seka_isciler_1.jpg

Merhabalar, ben büro iş kolunda çalışan, sitenizi düzenli takip eden bir işçiyim. İşçi hareketinin ve bence sol fikirlerin dibe vurduğu bu dönemde siteniz biz işçilere sınıf perspektifinin nasıl olması gerektiği hakkında Marksizmin ışığıyla yol gösteriyor. Bu günlerde devam eden SEKA direnişine birkaç kez ziyarete gittim ve direnişte gördüklerim sonucunda fikirlerinizin nasıl şaşmaz sınıf sezgileriyle dolu olduğunu bir kez daha gördüm. İzmit SEKA fabrikasında Sümerbank ve Paşabahçe direnişlerinin ardından ilk kez bu kadar kitlesel bir direniş yaşanıyor. Direnişin amacı basında sürekli yazılıp çiziliyor. Hükümetin KİT’lerin özelleştirilmesi politikaları temelinde gündemine aldığı SEKA’nın İzmit fabrikası kapatılıyor. SEKA, İzmit girişinde çok büyük bir arazisi ve arazi içinde pek çok tesisi olan bir fabrika. Uzun zamandır SEKA’nın tasfiyesini gündeme almış olan hükümet fabrikaya hiç yatırım yapmamış. Fabrikanın en kârlı üretim yaptığı bölümler daha önceden zaten kapatılmış. Altı ay öncesinde makineler satılmış. Aslında SEKA üretim yaptırılmayacak duruma çoktan getirilmiş. Kurban Bayramında ziyaretlerine gitmiştim. Bildiğimiz gibi SEKA işçileri bayramdan önce direnişe başlamışlar ve Bayramı fabrikada aileleriyle beraber geçirmişlerdi. Fabrikanın kapatılma kararının yürütmesi şimdilik durduruldu. Ama hükümet yine sürece yayarak, işçilerin direncini kırarak zaman içinde bu şarkıyı bitirecek gibi görünüyor. Fakat ne olursa olsun bu direniş desteklenmeli, sahip çıkılmalı.

Direniş ziyaretinde beni çok coşkulandıran ve aynı zamanda çok kahreden tablolarla karşılaştım. Fabrikada çalışan yaklaşık 750 işçinin aileleriyle birlikte aynı coşkuyu yaşaması beni çok duygulandırdı. Eşler, çocuklar sandalyelerde ve masa üstlerinde yumruklarıyla haykırıyorlardı. Kadınlar yine en öndeydi. Grup grup kadınlar, “kadınlardan korkan şerefsizler” diyerek hükümet yetkililerine sesleniyorlardı.

seka_kadinlar_10.jpg

SEKA marşı işçilerin afacan çocuklarının dudaklarında yorulmaksızın tekrar ediliyordu. Başlarına taktıkları “SEKA KAPATILAMAZ” bantları, görevli önlükleri pek yakışmıştı minik işçilere. Bu coşkulu tablo, direnişin içerdiği her türlü eksikliğe rağmen, işçi sınıfının büyük bir aile olduğunu kanıtlıyordu. Günlerce masa, sandalye üstünde yatmaları, her gelene hiç yorulmamışçasına ayakta ve moralli olduklarını gösterme azimleri takdir edilmeye değerdi.
İlk gittiğimde kalabalık bir grup ziyarete gelmişti. Ziyaretçilerin haberi alındığında hazırlıklar başlıyor herkes yemekhanede yerini alıyordu. Salonun kenarlarına konulan masaların üstüne çıkıp stadyum düzenine geçen erkek işçiler tezahürat etmeye hazırlanıyorlardı. İlk etapta bu coşku insanı mutlu ediyor kuşkusuz. Ama kahrolası sistemin her gün beynimizi uyuşturan futbol kültürü ve tezahüratları insanı isyan ettiriyordu. Nerede işçi sınıfının kültürü, kimin maçı bu? Salonun her iki yanında salonu coşturmak üzere masalarda zıplayan, el ve kol hareketleriyle maçlardaki görüntüleri yaşatan işçiler öyle içten haykırıyorlardı ki!? Televizyonda denk geldiğimde insanların herhangi bir futbol takımı için kendilerini parçalamalarını anlayamazdım. Orada gördüklerimden hissettiğim aslında işçilerin direnişte oldukları değil, direniş sloganlarıyla yarattıkları maç havasıydı. Üzüldüm, bizim sınıfımızın marşları yok muydu diye? Lanet olası kapitalizm direnişlerimizi sulandırmayı da başarmıştı. Hele SEKA marşının Mehter Marşının müziğiyle söylendiğini duyduğumda sözüne mi üzüleyim, müziğine mi, susmaktan başka bir şey yapamadım. “SEKA’yı kapatın göreyim sizi, siyasetçi katili yapmayın bizi”, “SEKA’yı kapatana seçimlerde oy vermek yok” gibi dizelerin olduğu ve mehter marşına uyarlanmış bir SEKA marşı! Neden diye sordum kendime? Sonra SEKA işçilerinin seçimlerde AKP’ye oy vermek ve oy toplamak için kapı kapı gezdiklerini öğrendim. Şimdi ise “Tayyip bu şarkı burada bitti” diyorlardı. Evet SEKA işçisi coşkulu bir direniş sergiliyordu, ama milliyetçi bir ruhla.

seka_isciler_17.jpg

Hadi işçiler bu durumda, peki ziyarete gelenler ne durumdaydı? Aslında işçilere farklı bir şeyler söyleyebilecek, farklı sloganlarla örnek olacak yaklaşımları beklemenin pek mümkün olmadığını gördüm. “SEKA devletimizin fabrikasıdır, milli değerimizdir; SATILAMAZ” sloganı gelen tüm ziyaretçilerde hâkim olan görüştü. Kapitalist sistem neden gözlerden saklanıyor? Burjuvazinin liberal uygulamalarıyla devletçi politikaları arasında işçi sınıfının çıkarları açısından nasıl bir fark var? Bunu biz işçilere kim anlatacak? Evet bunu bizlere siz Marksistlerden başka anlatan yok! İşçi sınıfının Marksistlerden başka dostu yok!

9 Şubat 2005
İşçi Hareketi
Share

Source URL:https://en.marksist.net/node/364?qt-diger_makaleler=0