2 Temmuz 1993 tarihinde, Madımak Oteli’nin ateşe verilmesi sonucunda 33 aydının ve 2 otel çalışanının yanarak hayatını kaybettiği Sivas katliamına ilişkin dava, zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldü. Devletin “adaleti” bu katliamın sorumlusu olarak “aranan” 7 kişiyi 19 yıldır bulamadı! Haklarında arama kararı olduğu halde, suçlular ellerini kollarını sallayarak dolaştılar, askere gittiler, ehliyet aldılar, ama “bulunamadılar”! Devlet, zaman aşımı kararı ile katliamı örtbas etmek istediğini bir kez daha gösterdi. Sivas katliamı ana davasından dosyaları ayrılan 7 kişinin duruşması, 13 Martta, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, “sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ’ın ölmeleri; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zaman aşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine” karar verdi. Mahkemenin kararının ardından, Alevi derneklerine, demokratik kitle örgütlerine üye çok sayıda insan, “İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz”, “Katil devlet hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarıyla tepkilerini gösterdiler. Mahkemenin kararını protesto eden kitleye, polis, tazyikli su, biber gazı ve coplarla azgınca saldırdı, birçok kişiyi gözaltına aldı. Alevi dernekleri ve katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, katillerin insanlık önünde hesap vereceğini, tarihin katilleri mahkûm edeceğini dile getirdiler. Kararın AİHM’e taşınacağını ifade ettiler. Devlet ve onun “adaleti” katilleri koruyor. Başbakan hiç utanıp sıkılmadan “vatana millete hayırlı olsun” açıklamasını yapıyor. Her saldırı, her katliam aynı perdeyle kapanıyor. Katiller düzen tarafından korunuyor, kollanıyor. Sivas’ta yakılan 35 canın da, 12 yaşındaki Kürt çocuğu Uğur Kaymaz’ın da, Hrant Dink’in de katledilmesinin hesabını, burjuva düzenden, ancak örgütlü işçi sınıfı sorabilir.